Geceyarısı blog kuşağı servisinde 2 yazı birden serisinde şimdi sıra Çıplak Kral'da. Hepimiz biliriz değil mi bu hikayeyi, bilmeyen arkadaşlarımızın zaten bu yazıyı okuma şansları olduğunu sanmıyorum zira "Ali" "Topu" etiketlerinin sonundaki o "Tut" etiketini hiç öğrenememişler yazık. Itır'ın her gece pekmezli sıcak süt içtiği bile bilmiyorlardır. Hikayemizin en iyi yardımcı oyuncusu olan o çocuk, Kral'ın çıplaklığını tüm halka haykırıyordu. Ana fikir ise doğrudan Kral'a ve üçkağıtçı adamlara dönüyordu. Ya Kral olucaksın, yada Kralcı fikrini benimsetiyordu. Sakat hikayeydi. Konu orada bitiyor başka öğüt verici hikayeler ile devam ediliyordu. Ama kimse o çocuğa ne olduğunu merak etmiyordu. Hani tamam Kral çıplaktı halkın karşısına çırılçıplak (saflık ve natürelliği değil de angutluğu temsil ediyordu alt metin okuyamayan arkadaşlar için tercüme ettim.) çıktıktan sonra olanları hiç mi merak etmedik ?
Ya o Kral'ın pipisi küçüktüyse ? Düşünsene adamın yaşadığı utancı, ya gidip sarayın (Sinop) burnundan kendini (Kara) denize atıcaktı, yada tüm halkı kılıçtan geçirecekti. Veyahut Merlin'i çağırıp herkesin hafızasını sildirecekti. Alternatif son için Heroes dizisindeki Haititili yer alıyor. DVD'de mevcut.
Ya o Kral'ın pipisi büyüktüyse ? Tüm heybetiyle halkı selamlayan o kamaşullahın özgüveni ile hep çırılçıplak dolaşmaz mıydı ? ilk savaşta oku çıplak vücuduna yiyip, Breaveheart'a göz kırpmaz mıydı bu senaryo.
Hiç düşünmedik, neden önümüze konan pilavı yiyorduk. Ama sarayın papazı o pilavı her gün yemezdi bunu da hiç düşünmedik. Ah benim aptal kafam, ah.

Başlık ağır bir küfürmüş gibi dursa da bu şanslı bir nesili temsil ediyor. Evet, Trt'nin tek kanal olduğu yıllar. Değinmek isteyeceğim nokta yine alakasız bir yer olucak elbette.
TELETEXT.
Türkiye'de bu servisi ilk TRT vermişti. Kol saatlerimi onun saatine göre ayarlar, haberleri oradan takip ederdik saat başını beklemeksizin. Maçların skorlarına bakar, bir nevi radyo heyecanı yaşardık. İlerliyen zamanlarda altyazı desteği bile sunar olmuştu teletext bize. Tabi ülkemizin içinde bulunduğu vahim azgınlık durumunu fırsat bilen uyanık girişimciler ise o karelerden meme göt oluşturup, ara ulan beni aramazsan valla vermem hatları ile ağır tahrik ederlerdi insanlarımızı. Heh şimdi hatırladım, bilmece zımbırtısı da vardı bunun. Ulan ne çok vakit geçirirdim be o teletext'te. Hazırlanmamış sayfaların çekmemesi, girilen sayfanın açılmaması gibi boktan durumlarda yok değildi tabi. İnternet geldi değişti bu Türkiye'nin düzeni. 666. kanalı açma yoksa şeytan gelir derdik mahalledeki ufak keratalara. Haydi uzanın kumandalarınıza ve açın teletext'i zira yakında bu teknolojiye yer kalmayacak bu yırtıcı hayatta.

Popülerleşmenin getirdiği ayrışmalardan bahsetmek istiyorum, ben henüz genç iken yeni tanıştığın ve hoşlandığın kişinin evini adresini sorardın çünkü aynı mahallenin çocuğuyduk aynı parkta oynayıp kaynaşıyorduk. Azcık büyüyünce yüzme öğrenince kuzenlerin site'deki evine gider havuzda tanıştığım kişilere hangi bloktasın derdik. Daha sonra ev telefonları sorardık, bir ara herkesin hayaliydi odasına telefon bağlatmak. Velhasıl sonralarında ise cep telefonu numaraları alınır oldu. İnternetin yaygınlaşması ile irc nickleri, takıldığın odalar filan sorulurdu. Mircten kopup, gizliliğin girdiği zamanlarda ise icq numaraları paylaşılırdı, şimdi ise msn'de webcam açtırıp ereksiyon sağlayacak şey görmek tek amaç. Tanıştığın kafa insanlara "ekşisözlükte yazar mısın ?" denilirdi. Ekşisözlükte yazar olmak büyük forstu o zamanlar, daha sonraları nesil muhabbetleri çıktı filan. Ama son zamanlarda dama atıldı ekşisözlük, şimdilerde günümüz gençliği karşısındaki insana facebook ve twitter adreslerini sorar olmuş. Friendfeed'leri ile paylaşılmış filan. Evet benimde facebook ve twitter'ım var, beni de ekleyin takip edin istiyorum konun anasının görüşü budur.

Malumunuz zaten bütün kesim şu yukarıdaki vecize yüzünden yılbaşının o son saniyelerinde bir cinsel aktivite de bulunayım da sene boyunca boş boş dolaşmayayım, abazan takılmayayım korkusunun cümleleştirilmiş, epikleştirilmiş halidir. Şimdiden başladı yılbaşı planları, şunu sarhoş etsek şunu böyle yapsak gibi hayin ve hin planların kol gezdiği genç kızlarımızın ar damarlarına enjekte olmak istiyorlar. Şimdi suçu erkeklerde aramayalım, bayanlarda bu konuda az değiller. Onunkisi damarlı ve kocaman düd konuşmalarınız kulağıma gelmedi sanmayın. Yeni yıla bu tarz kelepçeli partiler yerine, evimin salonunda koltuğumda bir elimde sıcak şarabım diğer elimde kitabımla beraber gireceğim. Her yılbaşında yaptığım gibi kırmızı donumuda giyeceğim elbette.

Müritler


 

Bu adreste yazılan bütün yazılar yazan kişiye aittir.Çalan, izintisiz alıntı yapan hakkında işlemler yapılacaktır.Yapıcaksan da haber ver.
Sayfanın bu kısmını okuduğuna inanamıyorum, git daha makul işler ile ilgilen.