Onun ayaklarını sürüyüp sürümediğini bilmiyorum. Onun en iyi zamanını bilmiyorum veya onun en kötü zamanını. Onunda benim gibi "ruh ikizi" şeklindeki kelimelere alerjisi olup olmadığını bilmiyorum. Sadece biliyorum ki zaman geçtikten sonra ona fısıldayacağım. Ve bu iyi huylu olmayacak.

“That’s the nature of women; not to love when we love them, and to love when we love them not.”
-Cervantes




Ayaklarımızın altında çiğnenir dururlar, yeri gelir o kokan ayaklarınızı koklarlar, yeri gelir döktüğünüz kırıntılar ile beslenirler. Zor bir yaşam sürerler ama sanmayın ki kendilerini savunmak için birşey yapmadıklarını. Çok usta ellerden çıkan bu halılar üstlerinde motifleri ve işlemeleri ile kurbanlarını transa sokup, onları sarmalayıp sindirebiliyorlar. Kültürümüzde halının önemi büyüktür, özellikle kadın kaçırma eylemlerinde mesela saray'dan kız kaçırma adlı meşhur eylemde kullanılmıştır. Hatta aranızdaki genç jenerasyonların hatırlaması için Mavi Boncuk filminde kaçırma sahnesinde de halı kullanılmıştır. Acayip halüsinasyonlara neden olmakta bunların motifleri, hani bunu dokuyan çocuk kör oldu espirisi sanırsam gerçek olmalı. Çocuk girdiği halüsinasyonun etkisinden çıkmayıp gözlerini oymuş olabilir pekala. Ne zaman misafirliğe gitsem ve gözlerim halıya doğru kaysa, bende kayıyorum aynen. Hele ki o halı üstünde oyuncaklar ile yaşam alanı kurup oynamak, çizgilerin üzerinden arabaları seyir ettirmek filan. Halı hakkında bir sürü şey sayabilirim, halı üzerinde yapılan eylemlere dair bir sürü deneyimim var. Halı yüzünden 3. derece yanıklarım var vücudumda düşünün artık ne kadar çok zaman geçirdim üstünde bu meretin.

İşte halı denilince aklıma ilk çağrışım yapan iki isim;

Sevgili bayanlar,

Son zamanlarda görüyorumda haddinizden büyük çantalar taşıyorsunuz. Evet belki içi para dolu bond (resmen adı aklımda böyle kalmış) çanta değil ama içinde sizi her türlü zor durumdan kurtaracak malzemelerin mevcut olduğunu biliyorum. Bir isviçre çakısı misali çok fonksiyonlu çantalarınız. Belki kalçalarınız kadar büyük olmaya bilir çantalarınız ama biliyorum ki içinde çok şey var. Ve sizlere baktıkça imreniyorum, o kocaman çantaları dirseğinize asarak dolaşıyorsunuz, aman tanrım ne kadar güçlü diyorum kendi kendime içimdeki ataerkil içsesi bastırmaya çalışarak.

Ama biliyor musunuz ki o kolunuzda taşıdığınız ağır çantalar, sizin kollarınızı çalıştırdığını ve kol kaslarınızla beraber taşıdığınız yöndeki göğüs kaslarınızı da çalıştırdığını (mesela sağ kol=sağ göğüs). Bundan 5 yada bilemedin 10 sene içinde böyle çanta taşımaya devam ederseniz siz bayanlar, bir göğüsünüz dimdik, diğer göğüsünüz sarkık olucak. Aman kızlar amazon kadınları gibi olucaksınız, göğüslerinizi aldıracaksınız o çirkin görüntü yüzünden zaten meme kanseri ile uğraşırken birde bu dertler ile uğraşmayın.

İşte böyle şekilsiz meme istemezsiniz değil mi ?

Lütfen dikkatli olunuz. Birlikte daha diri, daha canlı bayan vücutları yaratalım. Saygılarımla, sizi ve memelerinizi çok seviyorum.


1. Kalem koysan durur, işte dik meme.
2. Mmmeme ucu
3. Çanta taşıyan kol kası ile göğüs kası

Havalar ısındı, güneş artık o yavşak tutumunu sergilemeye başlar oldu. Dünyamıza yolladığı ışınlar ekvatora daha dikey düzlemde gelir iken nedense yurdum gençliğine dik dik gelmektedir. Tabi gençlerimiz kendisine böyle dik dik bakan güneş'e ağzının payını vermek istercesine güneş gözlükleri giyer oldular. Tabi ki zararlı olabiliyor, fazla maruz kaldığınızda ciddi derecede hasar görebiliyorsunuz. Ama siz (yazar burada yurdum gençliğine haykırmakta), ulan lahana beyinliler kışın güneş pek ortalarda yokken onu solaryum merkezlerinde aldatıp, yanık ve krem kokulu tenlerinizle dolaşırken o güneş diğer yarım küredeki arkadaşlarımızla ilgileniyor oluyor. O yüzünüzden büyük gözlükleri takma amacınızı anlıyorum, ufak olan kafanızıda o güneş gözlüğü sayesinde zararlı ultraviyolonsel ışın fötonlarından korunmak istiyorsunuz, ama bütün suç korunmayı bilmeyen ebeveynlerinizde. Doktor tavsiye ettiği için takıyorum diyen embesil, sana buradan uçan tekme atıyorum.

Yüce kudretli barak ülkemize uğramış, avrupa kıyılarında yürüyeceği yollara kırmızı halılar döşemişler ve bu yolları halka kapatmışlar ki kırmızılığını yitirmesin. Ülkemizde nedendir hep bir yabancı beğenisi vardır. Elektronik hususlarda japonlara, mobil konularda almanlara, fuhuşta ise ruslara gibi gibi bir takım hayranlık var. Ulan halbuki biz istesek en iyisini yaparız, biz aslanız kaplanız ulan. Hadi koçlarım göreyim sizi bana bir kahve kapıp gelin bakalım. Evet, işin kolayına kaçmak olsa gerek bu bilemiyorum. Gerçi yurdun dışında elin gavurlarında "türk gibi" bir deyim var; işte bencil davrananlara, yere tükürenlere, ateşin olmaması gereken yerlerde tüten mangal dumanı denilinde kullanılan bir tabir. Aslında bize çok özeniyorlar ama hissettirmiyorlar, utangaç bir kızın hoşlandığı çocuğa sert tavırlarda bulunması, hoşlandığını belli etmemesi gibi bir hal içindeler. Biliyoruz özünüzde beni çok seviyorsunuz, pardon bizi. Mahsun kırmızı gül gibi bir değişime ihtiyacımız var, taşrayı eğitmeliyiz gibi sosyal konulara tuzlu parmak basmak istemiyorum sonuçta yüzeysel bir blog bu, etliye sütlüye girmeden sadece ford'çulukla uğraşıyorum, değdirip çekiyorum. Bu işin sırrı nedir diye sorucak olan arkadaşlara, ünlü belediye başkanı i.melih gökçeken alıntı yaparak cevap veriyorum: "hanım çok iyi bakıyor.".

Müritler


 

Bu adreste yazılan bütün yazılar yazan kişiye aittir.Çalan, izintisiz alıntı yapan hakkında işlemler yapılacaktır.Yapıcaksan da haber ver.
Sayfanın bu kısmını okuduğuna inanamıyorum, git daha makul işler ile ilgilen.