En son ne zaman zifiri karanlıkta bulundunuz? Hiçbir ışık kaynağının olmadığı, gözlerinizin bu nedenle birşey göremediği o simsiyah dünyayı en son ne zaman gördünüz? Hani azcık bir yerlere kaçsamda azıcıkta olsa kafamı dinlesem dediğim bir zamandı, kapkaranlık bir odada bir başıma idim. El yordamı ile bulduğum yatağa uzanıp, gözlerimi hiçliğe diktim. Siyahın hiçliğine. Evet, bu benim gemimdi, bu gemiye binip istediğim yerlere gidebilecektim. Tabi bu gemi sadece benim olduğu için diğer insanlara "Tanımlanamayan bir cisim" olarak gözükecekti. Beni alıp atmosfer dışına çıkartıp, dünyevi dediğimiz sıkıntıların uzağına götürdü. Bir anlıkta zamandan ve mekandan soyutlanmış hiçliğin içinde ikamet ediyordum. Fazla kapılmamak lazım tabi bu hiçlik olgusuna da, malum o gemiyi hiç yere de indiremiyebiliriz. Rotadan sapmadan, devam edelim yolculuğumuza.

Ellerin birbirine temas halinde sıkı bir şekilde birbirini sarmış şekildedir. Elinin içinde ne olduğunu tahmin etmeye çalışırsın. Bulamazsın ne olduğunu, bilemezsin. Git gide tahmin etmekte, tahminde bulunmakta güçleşir. En sonunda tükenirsin. Ellerini açarsın ama avuçlarında sadece bir hiç vardır. Ama ellerinin içinde birşeyler hayal ettiysen ve açtığında orada olmadığını bildiğin zaman bile o belli bir süre avuçların arasında var olmuş idir.

Günün tüm koşturmasından sonra eve gelirsiniz. Üstünüzdeki günlük kıyafetleri çıkarıp, pijamalarınızı giyersiniz. Mutfağa geçip birşeyler hazırlarsınız kendinize, sonra biraz televizyona bakarsınız belki. Banyoya geçip kişisel hijyen ve gereksinimleri tamamladıktan sonra yatağa girmeye yakın yüzleşmeye başlarsınız. Günün kısa bir özetinin ardından jeneriği akar gözünüzde yavaş yavaş. Başroller, figüranlar, vb... ve prodüktör. En sonunda ise yönetmen. Perde simsiyah, salon ışıksızdır. Yeni gün, yeni bir filmdir, adı aynıdır sadece: Yalnızlık.

"İstanbul Adaları'nın, özellikle Bizans döneminde saray mensuplarının sürgün yerleri olduğu için Prens Adaları diye adlandırıldığı söylenir."
Wikipedia'dan alıntımızı yapıp başladığımız bu yazımıza bu adalardan büyük olanından bahsedeceğim, nam-ı değerini az önce söylediklerimden ölçeceğiniz Büyük Ada. İstanbula uzak olmayan ve aynı anda İstanbul'a uzak olan bir yer bu adalar. Eski İstanbulu yaşatıyorlar hala. Kaldığımız evin manzarası ise inanılmaz idi, fenerbahçe'den kartala kadar net bir şekilde gözümüzün önündeydi. Tek eksik olan mangal eşliğindeki rakıydı ki yağmur ve lodos yüzünden pek fırsat bulamadık. Gerçi pişman değilim içmediğime, dinlenmiş ve huzurlu bir şekilde ayrıldım ada'dan tabi lodosta bindiğimiz vapur macerası ise apayarı idi. Velhasıl kelam gidin adalara yahu ihmal etmeyin.

Müritler


 

Bu adreste yazılan bütün yazılar yazan kişiye aittir.Çalan, izintisiz alıntı yapan hakkında işlemler yapılacaktır.Yapıcaksan da haber ver.
Sayfanın bu kısmını okuduğuna inanamıyorum, git daha makul işler ile ilgilen.