Ergun Candan'ın Gizli Sırlar Öğretisi adlı kitabından bir bölüm:
İndra Efsanesi
Hint Mitolojisi'nde geçen İndra bir Tanrı'dır.Daha doğrusu , mitolojide o şekilde sembolleştirilmiştir.Bakın insanın ilahi kökeni nasıl sembolleştirilerek anlatılmış.Hem de bundan binlerce yıl önce.
" İndra,göğün tepelerinden,yeryüzünde sürüp gitmekte olan hayatı seyretmekteydi.Bir ara gölün çamurunda eğlenen bir domuz sürüsü görsü.Tanrı kendi kendine sordu:
-'Bu hayvanlar balçığa bulanmaktan ne zevk alıyorlar ki?'
Araştırdı ama bir türlü bu alışkanlıklarının sebebini bulamadıçDiğer Tanrılar'a da danıştıysa da hiçbiri buna bir cevap veremediler.Aklında hep o domuzlar vardı.Bu sırrı çözmeliydi.Yine bir gün gözü domuzlara takıldı.Domuzlar büyük bir keyifle çamurlarda yuvarlanıyorlardı.O an kararını verdi.Bir domuz bedeninde dünyaya doğacaktı.Böylelikle domuzların çamurlar içinde yuvarlanmalarından nasıl bir zevk aldıklarını anlayabilecekti.Düşüncesini diğer tanrılara da aktardı.Aynı şekilde merakta olan tanrılar bu fikri harika buldular.Dönüşte bize de anlatırsın dediler.İndra doğmakta olan bir domuza enkarne oldu.Aradan yıllar geçmeye başladı..İndra büyüyordu...Onun bir tanrı olduğunu hiçbir domuz anlamamıştı bile.Zaten kendisi de tanrı olduğunu çoktan unutmuştu.Büyüdü ve ailesi ile balçıkta yuvarlanmaya gitti.İlk banyolar pek hoş sayılmazdı..Tiksinir gibi oldu...Ama kısa bir süre sonra buna alıştı.Bir dişi ile birleşti.Çok sevdiği yavruları dünyaya geldi.Zaman geçtikçe çamur banyoları yaşamlarında vazgeçilmez bir yer aldı.Çamur banyoları İndra'nın da vazgeçemeyeceği bir eğlenceye dönüşmüştü.Bu arada süresi de dolmuştu.Tekrar geldiği tanrılar dünyasına geri dönmesi gerekiyordu...Süresi dolduğu halde hala göğe geri dönmediğini gören tanrılar , ona aralarında yer almasını emrettiler.İndra reddetti!..Tanrılar aralarında toplandılar ve onu tekrar eski yerine dönmeye mecbur etmek için bir çözüm buldular...Bu domuzu öldürmek..Ve öyle de yaptılar..
Göğe geri döndüğünde , İndra başından geçen bu serüvene çok güldü.Ama domuzların balçığı neden sevdiklerini hiçbir zaman anlayamadı."
"Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi,kâh inerim yeryüzüne 'âlem seyreder beni" diyen Sûfi'nin sözleriyle,Hint Mitolojisi'nde geçen İndra'nın efsanesi arasında hiçbir fark yoktur.Her ikisi de aynı sırrı üstü kapalı olarak dile getirmiştir.
Burada anlatılan insanlığın öyküsüdür...Domuz insanı,İndra ise,insanın tanrısal kökenini sembolize eder.Çamur dünyanın , insanı nasıl esir aldığının sembolüdür.Dünyaya doğan insanın şuurunun kararmasını da,İndra'nın kendi kökenini unutmasıyla anlatmaya çalışmışlardır.Yani "insan kendi ilahi kökenini unutmuş bir şekilde yaşar" bilgisi bu şekilde mitolojide yaşam bulmuştur.Bu ve diğer mitolojilerde geçen tanrı ve ilah sözleri asla Yaradan anlamında kullanılmamıştır.Böyle bir yanılgıya düşülmemesi için bunu özellikle hatırlatmak ihtiyacı duyuyorum.
Eski toplunmların mitolojilerinde geçen Tanrılar ifadelerine bakarak onların çok tanrıya inandıklarını ve hatta onların birer putperest olduklarını zannetmek,içine düşülecek en büyük hata olacaktır.Bu anlatılanların her biri ayrı bir ezoterik* sırrı içinde barındıran birer semboldür.
*Ezoterik:
Ezoterik Ezoterizm kelimesinden türemiştir.Ezoterizm'in karşılığı "Bâtınilik"tir.
Bâtın:İç yüz,içteki anlamına gelir.Bunun Türkçe karşılığı "içrek" kelimesidir ki,bununla "içte kalan,saklı" yani GİZLİ ÖĞRETİCİLİK kastedilmektedir.Bu herkesçe açıklanmayan,herkese öğretilmeyen,gizli bir yerde,gizli bir şekilde gerçekleştirilen bir öğretim şeklidir.Kozmik kökenli olduğunu söyleyebileceğimiz Mu ve Atlantis'in sırları öğrenen bizim devremizin insanları,işte binlerce yıl önce böyle bir yöntemle ellerindeki bilgileri kuşaktan kuşağa aktarmaya çalışmışlardır.
Etiketler: alıntı, ergün candan, gizli sırlar öğretisi